Month: Eylül 2012
Bir Gün Gideceğim
BİR GÜN GİDECEĞİM
****
Bir gün veda edip gideceğim, her şeye
Arkama bakmayacağım
Sevdiklerimi, sevmediklerimi, aşklarımı
Beklediklerimi, acılarımı, ağlamalarımı,
Kabuslu rüyalarımı, güvensiz uykularımı…
Yaprak yaprak döküleceğim,
Yaşlanmış çınar ağacı gövdesi gibi
Dal dal soyulacağım
Neyim varsa arkada kalanlara kalsın,
Bir ben benimle gideceğim
Belki okyanuslara ulaşacağım
Ayaklarım sulara erişemeyecek,
Belki bulutlara çıkacağım
Ne acı kızgınlık, ne öfke, ne gözyaşı,
En çok da beklediklerim olmayacak…
…
SEBAHAT KARA
Dönüşüm
DÖNÜŞÜM
Memleketim
Köyüm
Baba ocağım
Kaçtığım çocukluğum
Yabancı kurduğum hayatlarım
Dökülüyor aynaların sırları
Kaçtığım memleketim
Çocukluğum
Reddettiğim köylü yanım
Şimdi sana dönüyor ruhum yüreğim
Ben güne bakan
Sen güneş
Kök salamadığım toprağım
Yeşeremediğim asfaltlardan
Sana geliyor dallarım
Sende doğan hayallerim
Yine sana dönüyor hiç kullanılmamış hiç eskimemiş
Sende kök salmak isteyen ben
Onlarca hayal kırıklıklarım
Kurduğum sırça köşklerimle sana gelmek istiyorum
Tersine döner mi yaşadıklarım
Doğduğum ana kadar
Hesaplaşma günü
Affetme günü
Kabullenme günü
Memleketim
Köyüm
Baba ocağım
Var olduğum
Bir olduğum
Tek olduğum
Önemli saydığım
Önemsendiğim toprağım
Kapatma yollarını, kapılarını
Bacalarından tüten dumanlarını
Reddettiğim her şey affet beni
Denize ulaşmak isteyen ben kara çocuğunu
Kerpiç damlardan, tezek kokularından çıkmış beni
Gökdelenlere ulaşacağını sanan hayalci başrol oyuncusunu
SEBAHAT KARA
Sensizim
SENSİZİM
Gülmek ağlamaktan ağır
Kırgınlığım gözlerine
Benden başkasını görecek diye…
Sundun mu bedenini
Kumdan bir gecenin kahpeliğine
Bilmem..
Bilmem tuttun mu nefesini öperken
Çeyrek bir gülüşü dograyarak
Umutla bekleyen beni..
Unuttun mu?
Kundagında beklettim umutlarımı
Üşütmedim…
Sen çürütürken bulduklarını
Ben usanmadan
Seni bekledim
Hoyrat bir eli
Bir saçı
Bir eti severken
Sen
Günahı öperken gözlerinden
Bir soluk yutkundun mu?
Kastın olmadan
Ruhumun şizofren aklına
Bir delilikle beni unuttun mu?
Sinmişim duvarlarına
Çiçekler belemişim
Oysa…
Saçlarına parmaklarımla
Koşarcasına…
Gökten hayat toplarcasına
Yanmışım sana….
Unuttun mu?
BURCU KARAKUŞ
Gözleri Dünyadan Taşan Kız
GÖZLERİ DÜNYADAN TAŞAN ESMER KIZ
Pusuda bekliyor közdeki kül
Ateşimi bir taşın altına sakladım
Ve hep kıyısında bekledim sokakların
Sonra sesimi verdim sana
Boşluğu zonkluyor hala…
Dün, tavan arasından indirdim
Çocuk(luk) gülüşlerimi
Aynada denedim yeniden
Toz yankılandı yırtılan sesimden.
Ellerin ömrümden süzülürken
Yakıyor yoldan yapılı hüznümü
Kırılan gözlerimi topluyorum
Karanfil kefenlerinden
Kalbimin köşelerini tekmeleye, tekmeleye kanadı hayat uçlarım
Sesimi verdim sana
Sen duymadın…
GÖZLERİ DÜNYADAN TAŞANIM…
ÖZGÜR KAPLAN
“Sizler Hiç Büyümeyin”
“SİZLER HİÇ BÜYÜMEYİN”
Süleyman ÖZEROL
Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesi aylık yayın organı Umudun Sesi’nin 1998 Ocak sayısında yayınlanan bir şiirde çocuklara, “Sizler hiç büyümeyin” diyerek öğüt veriliyor, büyükler adına da özeleştiri yapılıyordu. Dernek Başkanı Ali Haydar Koyun’a şiirin sahibini sorduğumda, “Engelli genç bir kız” olduğunu söyledi. Bir gün derneğe uğradığımda, “Hocam, Zekine sizinle tanışmak istiyor” dedi. Böylece Zekine Dündar ile tanıştık.
Şiir yazdığını, kitap okuduğunu söyleyen Zekine, zaman zaman telefon eder, konuşur; zaman zaman da dernekte karşılaşırdık. Şiirlerinden bazılarını kız kardeşi ile gönderiyor, Malatya Yorum’da yayınlıyordum. Kendisi ile görüşmesem de kız kardeşi sıkça geldiğinden haberini alıyordum. Birkaç kez evlerine konuk olmamı istedi. Bir gün tarif etti, gittim ve uzun uzun konuştuk. Şiirlerini yazdığı defterleri, şiirlerinin yayınlandığı dergileri gösterdi, katıldığı yarışmalardan, Açık Öğretim sınavlarından söz etti.
Şiirlerinin bastırıp, parasıyla tedavi olmayı düşündüğünü söylediğinde, bu kadar az şiirle oluşacak kitabın gelirinin yetersiz olacağını anlatmaya çalıştıysam da, denemek istediğini yineledi. Uzun uzun konuştuk, şiirlerini ulaştırdığında düzenlenmesi ve baskısı konusunda yardımcı olacağımı söyledim. Bir arkadaşı bilgisayarda yazıyormuş, “Hazır olunca gönderirim” dedi. Bir kez de Mustafa Yuka ile konuğu olduk. Yine uzun uzun konuştuk ve dönerken konuyu Mustafa’ya açtım, maddi yardımda bulunmasını istedim, o da kabul etti. Karataş Gayret Matbaasında Kenan ve Hasan Karataş ile de görüştüm, onlar da ellerinden gelen kolaylığı göstereceklerini söylediler. Bir süre sonra şiirleri elime geçti, tek tek inceledim, düzenledim, yeniden yazdım, daktilo ettim, bir daha yazdım. 2000 yılı yazında her şeyi ile hazırdı Zekine’nin şiirleri. Yorum Kültür-Sanat için tanıtım yazısı hazırladım. “Şiirler” adını verdiğim başlığını da, “Sizler Hiç Büyümeyin” olarak değiştirdim. Yorum Kültür-Sanat’ta yayınlanan bu yazımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
“SİZLER HİÇ BÜYÜMEYİN”
Sakın ha çocuklar, hiç büyümeyin! Aman ha aman!
Sizler hiç büyümeyin
Hep çocuk kalın
Bizler büyüdük
Bomba olduk
Düştük bir yerlere
Hep bir yerleri yıktık
Siz hep çocuk kalın. Ben bir kuşun kanatlarında size mutluluk taşırım. Hem de bir yavru kuşun!..
Sana mutluluğu getirdim
Çok uzaklardan
Bir yavru kuşun kanatlarında
Sen de göresin diye
Büyüdük, büyüdük, büyüdük!.. Büyüdükçe sesimizi çoğalttık. Hatta on yedisinde darağaçlarına gittik.
Sesimiz sesleri çoğalttı
Çığlık oldu, doldu kulaklara
Neydi bizi on yedisinde
Darağacına gönderen?
Gerçekten neydi? Sorgulamasını size bırakıyorum…
İpleri alamıyorum oyunlara
O ince boynun gelir
Gözlerimin önüne
Her ne kadar mahpusluk “zor zanaat” olsa da;
Önce duvarlarla barış
Sonra kelepçelere gülümse
Şair Özdemir Asaf, “Ekmeğimi gözyaşıma bandım da yedim” diyordu tek dizelik şiirinde. Bir de benim yoksulluğuma göz atın…
Hani sofradaki ekmek
Her gün yediğin zeytin
Bugün saydım
Dünden az çıktı
Gözyaşım demleniyor çaydanlıkta
Zekine Dündar, yıllardır şiir yazıyor ve tekerlekli sandalyeye mahkûm. Şiirlerinin bir kısmı bazı gazete ve dergilerde yayınlanmış. Bazı şiirleriyle ödül de almış. Şiirlerinin kırk kadarını bir araya getirdik ve kitap olmayı bekliyor. Bir yıla yakın bir süredir elimde bulunan şiirlerini bastırmasında kişisel olarak her türlü yardımı yapmaya söz verdim kendisine. Umudum, kendisinin de kararlı olması ve yardımsever dostlarımızın katkıda bulunması… (1)
Zekine Dündar’ın şiirlerini 1999 yılında düzenledim, 2001 yılında düzenlemeye Ankara’da son biçimini verdim. 2000 yılı yazında da yukarıdaki yazıyı hazırladım.
Gaziantep’te yayınlanan ve Malatya’dan da çokça haberin yer aldığı haftalık Fırat’ta Yaşam gazetesinin 13–20 Aralık 1999 tarih ve 44. sayısının son sayfasında, Cüneyt Tişkaya, Zekine Dündar ile görüşmesini, “Bir Düşbazın Şiirselliği: Zekine Dündar” başlığı altında tam sayfa yayınlamıştı. Bu söyleşi yazısından şiirlerinin kitap olarak basılacağını öğrendim, ne kadar sevindim bilemezsiniz. Şiirlerinin bulunduğu tüm defter ve dosyaları Ali Yeşilyurt’a verdiğini, onun da kitap bastıracağım diye İzmir’e götürdüğünü öğrendikten sonra ise Zekine’yi bir daha aramadım. Gerçi kendisi de aramadı ya!
Fırat’ta Yaşam gazetesindeki söyleşide Zekine şunları dile getiriyor:
“İnsanın yürümesi, koşması bir şeyi değiştirmez. Hayatta insana haz verecek, yaşama renk katacak bir şeyler yapmak lazım.”
Elbette ki yaşam çeşitlilik ve hareketlilik üzerine kurulmuştu ve Zekine -her ne kadar tekerlekli sandalyeye mahkûm olsa da- bunun farkındaydı. Onun şiirle ilgili görüşlerini, “mutluluk” kavramı ile özdeşleştirdiğini ve şiirin bir “miras” olduğunu belirttiğini görüyoruz. Bunları birlikte okuyalım:
MUTLULUK
Şiir birkaç kafiyenin art arda sıralanması değildir. Şiir, bir yaşamdır, bir yapıdır. En büyük aşklar onda yaşanır. Mimarisi de çok önemlidir. Çünkü bir duyguyu, bir düşünceyi simgelemektedir.
Belki mutluluğu bir şiirin sıcaklığında yaşarız. Şiiri hep bir miras olarak kabul ederiz. Bize bu mirası bırakanlar o kadar çok ki… Bizler devraldığımız bu mirası acaba bizden sonrakilere devredebilecek miyiz?
Bir kuş olur
Uçar mutluluk
Ama hiçbir dala
Konamaz
Mavi bir bulut olur
Gezer dağ başlarında
Ama yağmur ona
Kavuşamaz
Çiçek olur açar kırlarda
Renk renk kokar
Ama bahar onu
Hiç yakalayamaz (2)
Zekine Dündar’ın şiirlerinden seçerek düzenlediğim, “Sizler Hiç Büyümeyin” adlı şiir kitabı için yazıldı.
(1) S. ÖZEROL: “Sizler Hiç Büyümeyin”, Yorum Kültür-Sanat, Sayı: 3, Ocak 2001, s. 7
(2) Malatya Yorum Gazetesi, 15 Aralık 1998
Kimse Bana Derdini Teslim Etmedi Senin Kadar
KİMSE BANA DERDİNİ TESLİM ETMEDİ SENİN KADAR
* * *
“Ah”ını dinledim, bir tel koptu içimden. Bir ahın bin ahım, bir acın bin acımdır. Ahlarına, acılarına dayanamam. Sımsıcak hücrelerim üşür kaskatı görünen yüzümün altında. Afganistan’da, Irak’ta kan toprağı kiremit rengine dönüştürürken dişlerimi gıcırdatırım çaresizliğimden. Vietnam’dan beri, Filistin’den öte yana, Anadolu’nun ortasında bir sancı tutar yüreğimi. Bunca karmaşalı dünyada seni sarmak ister yüreğim dertlerinle, saramam…
* * *
Düşlerimde Konstantiniye üstüme yıkılır. Altında kalır kâğıtlarım, kalemlerim, kitaplarım ve seni sarmak isteyen yüreğim. Emperyalizmin kanat sesleri duyulurken üzerimde, Arguvan türküleri söylenen yerlerde seni ararım yaralı yaralı. İncecik parmaklarının tezene atışını, iç çeker gibi türkü söyleyişini görmek isterim, varamam…
* * *
Seni bir kez daha yaralayan içindeki çağlayanlar, fırtınalar beni de yaralar. Arguvan’dan Hekimhan’a geçersin. İçindeki ürperti yaralarına karışır, içimdeki acı kangren olur. Kanattıkça kanatır, acıttıkça acıtır. Çıngılar çıkar gözlerimden, duramam…
* * *
Her gecenin sabahına yakın ayılırım düşümden. Dönerim Malatya’ya, dönerim Ankara’ya, dönerim Aksaray’a. Bir yel eser kuşluk vakti, acılarını fısıldar kulağıma; “Derdi güzel ağlama.” Derdin de güzeli mi olurmuş gülüm? Gözlerime diken batar, uyuyamam…
* * *
İstanbul seni harcar gülüm, İstanbul seni harcar! Sen, sen ol da kartallığa özenme. Gündüzlerimin gecelerimin yoldaşı, yok olmalarına dayanamam. Sonra kim arar beni tana yakın saatlerde? Kimse bana derdini teslim etmedi senin kadar. Kimlerle dertleşirim ben? Kaybedersem seni elin elime değmeden, ne anlamı kalır yaşamanın. Yaşayamam gülüm, yaşayamam…
SÜLEYMAN ÖZEROL
19 Ekim 2008/02.30- AKSARAY
Şiiri Okuyan: Adil AKTAŞ (Kısayolu seçip tıklayın, video açılır) http://www.youtube.com/watch?v=TQNtSNIkIew&feature=relmfu
Bahar Şiirlerim Üzerine Erol Kurhan İle Söyleşi
BAHAR ŞİİRLERİM ÜZERİNE EROL KURHAN İLE SÖYLEŞİ
(22 Mart 2011, Salı, 11.00 Yazıldı, 24 Mart 2011 Perşembe yayınlandı)
Umut Yurdusar Söylüyor: ÖZLEMİM BAHARA KALDI
ANKARA’DA BULUNAN MALATYALI SANATÇILAR
Süleyman ÖZEROL
Ankara’daki Malatyalı sanatçıları belirleme ve yaşamöykülerini derleme çalışmalarım sürüyor. Buna bağlı olarak Malatyalı olup kültür-sanat alanında Ankara’da etkinlik gösterenlerden belirleyebildiklerimiz şimdilik bu çizelgede yer aldı. Ulaşamadıklarımızı da zaman içinde derleyerek haklarında bilgi sahibi olup tanıtmaya çalışacağız.
ADI-SOYADI | SANATI | TEL-İLETİ |
Abdulkadir PAKSOY | Şair | |
Ahmet DİNÇER | Gazeteci | |
Ahmet DUMLUPINAR | Türk Halk Müziği | |
Ali ALPAY | Bağlama Yapımcısı | |
Ali ELÇİ | Bağlama Yapımcısı | |
Ali KILIÇ | Şair | |
Belgin Onar DURMAZ | Ressam | |
Cemal KAYA | Kültür Bakanlığı THM Sanatçı | |
Cezmi ORHAN | Ressam, Kum Sanat | |
Cumali ÜNALDI | Şair | |
Erhan YILMAZ | Şair-THM | |
Ertuğrul Oğuz FIRAT | Ressam-Müzisyen | |
Feyzi ŞAHİN | Şair, Ozanlar Derneği | |
Gökhan EVLİYAOĞLU | Şair-Ressam | Aramızdan ayrıldı |
Gülnaz VAROL | Ressam | |
H. Nedim ŞAHHÜSEYİNOĞLU | Araştırmacı-Yazar | |
Hasan Basri KILIÇ | Şair-THM, Dr. Genel Cerrahi | |
Hasan Hüseyin ÇIPLAK | Türk Halk Müziği | |
İbrahim DEMİREL | Fotoğraf Sanatçısı | |
İbrahim EMİCİ | Şair-THM, Ozanlar Derneği | |
İlkan SAN | Şair | Aramızdan Ayrıldı |
İnsaf KILIÇ | Tiyatrocu | |
İsmail NACAR | Yazar | |
Kemal KESKİN | THM-Yerel Sanatçı | |
Kenan BUDAK | Şair-Türk Halk Müziği | |
Mehmet Ali ALPAY | Halk Ozanı-Bağlama Yapımcısı | |
Mehmet KIYAT | Şair-Sanat Galerisi İşletmecisi | |
Muharrem ELVERİR | Saz-Ses Sanatçısı | |
Murtaza ŞİRİN | Şair-Türk Halk Müziği | |
Mustafa Afşin KARAKAYIŞ | Müzik Bölümünü bitirmiş | |
Mustafa KILIÇ | Bağlama Yapımcısı | |
Nazmi ÖZALP | Besteci | Aramızdan Ayrıldı |
Necmettin YILDIRIM | TRT Sanat Müziği Sanatçısı | |
Osman ÇELİK | Fotoğrafçı | |
Ömer ERDOĞAN | Şair-Avukat | |
Sadık KINIKOĞLU | Ressam | |
Sadık YILMAZ | Şair-Türk Halk Müziği | Aramızdan Ayrıldı |
Sadık YILMAZ | Yazar | |
Sebahat Temelli KARA | Şair | |
Selami YÜCEL | Araştırmacı-Avukat | |
Selver KAYA | Türk Halk Müziği | |
Semra İPLİKÇİ | Şair | |
Sibel ALTINMEŞE | THM Sanatçısı | |
Süleyman ÖZEROL | Araştırmacı-Gazeteci | |
Ünal DOĞAN | Bağlama Yapımcısı | |
Ünsal DOĞAN | K.T.B. Bağlama Sanatçısı | |
Yılmaz ŞİRİN | Saz-Ses Sanatçısı | |
Zeki YILDIRIM | Şair-THM, Ozanlar Derneği | |
Zülfikar SEZEN | Şair-Gazeteci | |
… |
xxx
Acaba Kim Bu “Bahtı Kara”?
ACABA KİM BU “BAHTI KARA” ?
Süleyman ÖZEROL
16 Mart 2010, Ankara… Hekimhanlılar Derneğinde İsmail Adıgüzel bir kitap getirdi. Bahtı Karam… Hüseyin Kara aradı ve bir süre sonra da geldi. Birlikte TUBİKAM’a gittik. Veli Saltık ve birileri daha vardı. Hamza Hoca’nın, “DTCF’de Şah Hatayi’yi kaç kişi tanır ki?” dediği konu geçti. Hekimhanlılar Derneğine geri döndüm, eve gelince de Celal Adıgüzel’in kitabı hakkında bir yazı hazırladım.
Bahtı kara, talihsiz, kötü talihli…
“Acaba kim bu bahtı kara?” düşüncesiyle kitaba göz attığımda arka kapakta kitaba ad olan şiiri okudum. Hemşerimiz şair Celal Adıgüzel, daha çok bireyler için kullanılan bu kavramı ilçemiz Hekimhan için kullanmış. “Bahtı Karam” kitabının da ilk şiiri…
Felek bile küsmüş sana
Bahtı kara Hekimhan’ım
Geriye gittin her sene
Bahtı kara Hekimhan’ım
Şiirde Hekimhan’ın gerilemesinden, işsizliğinin arttığından, nüfusunun azaldığından ve küçüldüğünden söz ediliyordu.
Hekimhan’ın Karadere mahallesinden olan Celal Adıgüzel’in 230 kadar şiirini Bahaddin Adıgüzel yayına hazırlamış ve düzenlemiş, kapağı Ayhan Adıgüzel hazırlamış, Mart 2010’da Ankara’da Pegem Yayıncılık tarafından yayınlanmış (X+232=242 sayfa).
Celal Adıgüzel
Önce şairimizi kendi kaleminden tanıyalım.
1933 yılında Malatya Hekimhan ilçesine bağlı Karadere mahallesinde doğmuþum. Akçadağ Köy Enstitüsünün dördüncü sınıfından ayrılıp, Ankara Polis Okuluna girdim. Memleketimin çeşitli illerinde görev yaptım. Şu an İzmir’de yaşamaktayım.
Şiirlerim çeşitli yerel gazete ve dergilerde yayımlandı. Küçük yaşlarda başlayan bağlama tutkusu ile birçok şiirimi besteledim. Çeşitli şiir yarışmalarına katıldım.
Kitabımın yayımlanmasında emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.
Kitabın girişinde Celal Adıgüzel için Türkay Devran tarafından yazılmış “Celal’e Mektup” şiiri var.
Şiirlerinden Dörtlükler
Şiirlerinin büyük bölümü Hekimhan üzerine… Ayrıca yöre ve yöredeki kişilerle ilgili olanlar, yergi ve öğüt özelliği taşıyanlar da var. 17 Ağustos 2010 günü İzmir’de aramızdan ayrılan Celal Adıgüzel’in şiirlerinden bazı dörtlükleri paylaşmak istiyorum.
Kişi kendine sahip değilse
Akıl danışacak kul neye yarar
Anasıyla kızı inmiş pazara
Güneşe benzeyen dul neye yarar
***
Din iman konmuş takaya
Bu işler gelmez şakaya
Hortumlamak imiş gaye
Gemi yürüyecek sanma
***
Buğday yok selam darıya
Kazancım indi yarıya
Sırtını dönem karıya
Memleketten hayır gelmez
***
Vezir azam kör göz ile bakarsa
Kimi sağa kimi sola çekerse
İrticayı ta orduya sokarsa
Vatan körüne batar mı batar
***
Ula gardaş ben doğuda Memoyum
Pop müziğ anlamazo bilmezo
Ezo Gelin türküsünden ne haber
Batı müziğini hiç tanımazo
***
Yalan sözler üretiyor
Pişmiş aşa su katıyor
Miras benim, o satıyor
Zaman böyle döller bozuk
***
Sanma garip Celal sözünden caya
Tükenmez dertlerin hangisin saya
Derdimi döksem de Nuri Hoca’ya
Sen bir sefer öldün ben ise her gün
***
Geldiğime bin pişmanım dünyaya
Neyini beğenip neyini sevem
Arzu ve emelim gözümde kaldı
Neyini beğenip neyini sevem
***
Boynumuzda yağlı urgan
Diken oldu yatak yorgan
Kara çarþaf ile türban
Yetiş ey Mustafa Kemal
Zerre kalmadı durumdan
Samsun Sivas Erzurum’dan
Çık da gel Anıtkabir’den
Yetiş ey Mustafa Kemal
***
Boşa mıydı yurda çekilen emek
Hırsız çalar aşımızı yiyemek
Galiba ki demokrasi bu demek
Af emrini avrat verdi nerdesin
***
Vatan gayrı kurtarıcı arıyor
Ağır ağır bir irtica yürüyor
Asker bunu dört taraflı biliyor
Celal belasını buldu neyleyim
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.